Allah yaratmış olduğu kullarına kendisine iman
ettikten sonra salih amel işlemeyi emretmiştir. Salih amel işlemenin en çok
tavsiye edilenlerden biri de kişinin sahip olduğu mallardan başkalarının
istifade etmesini sağlamaktır. Zira insanlar mal mülk sahibi olma
konusunda eşit değildirler. Çalışarak zengin olmak mümkündür, ama bu her zaman
geçerli değildir. İnsanoğlu bir anda sahip olduğu bütün servetini
kaybedebilir. Yani her an başkasına muhtaç duruma düşebilir. İslamiyet bu
durumlarda başkalarına yardım etmeyi emretmiş ve bu durum ; zekat, fitre,
sadaka gibi kavramlarda ifade edilmiştir. Bu yardım kurumları İslam’daki
asgari yardım durumlarını ifade etmek için kullanılmıştır.
Kur’an’da hayır işlemek ve insanlara faydalı olmakla
ilgili bazı ayetler Şunlardır:
‘’ Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda Harcamadıkça
iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.’’ (Al-i imran
Suresi,92.)
‘’İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma)
üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı
gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir.’’( Maide suresi 2.)
Fetih ve Gazalarla Gelişimini tamamlayan Osmanlı Devleti Bir taraftan da Şehri İmar
etmesi gerekiyordu. Bunun için en önem verdiği müessese Şüphesiz vakıflardı.
Feth edilen yerlerde şehri yenileştirerek kültürel dokusunun değiştirilmesi
ve Müslüman kimliğine bürünmesi Vakıflar aracılığıyla inşa edilen yapılar
sayesinde hızlandırılmıştır. Müslüman bir şehrin kimliğinin başlıca unsuru olan
camiyi merkeze koyan bu yapılaşma faaliyeti, cami etrafında çeşitli sosyal
donatılardan oluşan imaret siteleri-külliyeler teşkil ederek şehrin yeni bir
ruh ve mana kazandırmıştır.
Bursa’nın 1326 tarihinde Osmanlılar tarafından fethedilmesiyle
beraber şehirleşme açısından önemli gelişmeler yaşanmış ve buna bağlı olarak
vakıfların yaygınlaşması da bu tarihten itibaren olmuştur. Bursa Feth edildiği
tarihte Bursa’nın bugün ki sur içi denilen bölgeden başka yerleşim yer
bulunmamaktaydı. Şehir Osmanlının fethi ile artık yeni bir şekil almaya
başlayacaktı Surdan dışarıya doğru genişletme söz konusu olacaktır. İlk olarak
Hamam yapıları ile şehir ihya olmaya başlanmıştı. Şehiri mimari eserler olarak
Camiler,Hanlar,İmarethaneler,Medreseler inşa etmeye başlamışlardı. Orhan Gazi
fethettiği Bursa’da Çeşme cami ve birçok eseri vakıf bünyesinde gerçekleştirmiştir.
Ancak Bursa’nın Vakıf eserleriyle süslenmesi Osmanlı’nın balkan seferlerinden
sonra daha’da artmaya başlamıştır.Murad Hüdavendigar Balkanlardaki seferlerden
esir aldığı bazı gayrımüslümleri Muradiye semtine yerleştirirken vakıf anlayışı
ile hayata geçirmiştir.
İlk Osmanlı Sultanı Osman Gazi devrinde günümüze kadar gelen belge
olmadığından onun kurduğu vakıflar hakkında kesin bir şey söylemek oldukça
güç.Ancak Osman Gazi’nin eşi Aporça Hatun’a ait bir vakıf kaydının nüshası
günümüze kadar ulaşmıştır.Söz konusu Vakıf kaydında Asporça Hatun Bursa’ya
bağlı bazı köyler ile Bursa yakınlarında bulunan Ürün’lüye bağlı kimi yerleri
vakfetmiş ve elde edilen gelirden kendisi ve çocuklarının ruhuna Kur’an
okunmasunu şart koşmuştur.Burada’da aslında Müslüman olan bir Gayrimüslimün
vakıf kültürü noktasında nasıl hayır işleriyle ilgilendiğini görüyoruz.
Padişahlar Bursa’da vakıf yoluyla dinî hizmet yapıları,
eğitim-öğretim hizmetlerine ait yapılar, beledî ve sosyal hizmet yapıları
kurmuşlardır. Padişahların bu hizmet alanları arasında en çok ilgi
gösterdikleri alan, beledî ve sosyal hizmet alanı olmuştur. Vakfiyelere göre üç
hizmet alanında toplam 26 yapı kuran padişahlar, dinî hizmet alanında 8,
eğitim-öğretim hizmetleri alanında 5, beledî ve sosyal hizmet alanında 13 yapı
kurmuşlardır.
Padişahların kurduğu dinî hizmet alanındaki yapılar arasında
camiler ve türbeler bulunmaktadır. Yıldırım Camii ve Türbesi , Ulu Cami ,
Muradiye Camii ve Sultan II. Murad Türbesi, Yeşil Cami ve Yeşil Türbe bu
yapıların başlıcalarıdır.
Bursa’da ilgili dönemde adı geçen tek darüşşifa olan
Yıldırım Darüşşifası’nın bânisi Yıldırım Bayezid’dir. Bu padişah’ın diğer vakıf
yapıları arasında, Yıldırım İmareti, bedesten, han, hamam ve su yolu çeşme yer
almaktadır. Muradiye İmareti’nin kurucusu olan Sultan II. Murad aynı zamanda
Muradiye Hamamı’nın ve Tavuk Pazarı (Yeni Hamam) Hamamı’nın da bânisidir. O
Muradiye semtindeki külliyesine su getirmek amacıyla bir de su yolu ve çeşme
yaptırmıştır. Geyve Hanı ve Yıldırım Bedesteni’nin batısındaki han ise Sultan
Çelebi Mehmed’in vakıfları arasındadır.
XV. yüzyıl Bursa’sının gelişmesinde üçüncü sırayı alan grup
ilmiye sınıfıdır. Bu sınıf, toplam 9 yapı kurmuştur. Bunların kurdukları
yapılardan 5’i, dinî hizmet yapıları, 3’ü eğitim-öğretim hizmeti yapıları ve
1’i de beledî ve sosyal hizmet yapılarıdır. Görüldüğü üzere ilmiye sınıfının
kurduğu yapıların çoğunluğunu biri cami ve dördü de mescid olan dinî hizmet
yapıları oluşturmuştur. İlmiye sınıfının kurduğu bu cami ve mescidler
şunlardır: Molla Fenari tarafından Bursa’da bina ettirilen Molla Fenari
mescidleri (üç adet) ve Molla Yegan adıyla anılan Mevlana Mehmed b. Armağan’ın
inşa ettirdiği Molla Yegan Mescidi’dir. Molla Fenari’nin kardeşi olan Molla İsa
Bey ise Bursa kalesindeki Kaplıca kapısı içerisinde bir cami yaptırmıştır.
Bunlarla birlikte Molla Fenari’nin kurdurduğu Pınarbaşı’ndaki Molla Fenari
Medresesi ile Molla Yegan’ın kütüphane vakfını
bu yapılar arasında saymak gerekir. Bursa’da o dönemde yaşayan insanların
manevi hayatında önemli bir yeri olan Emir Sultan, daha sonra oluşacak
külliyesinin ilk nüvesini kurdurduğu zaviye ile atmıştır.30 Mevlana Şemseddin
Fenari’nin torunlarından olan Mevlana Ali Çelebi ise kurduğu aile vakfına gelir
getirmek üzere bir hamam yaptırmıştır.
Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde, fethedilen şehirlerin
yeniden yapılandırılması, dinî, kültürel, sosyal yardım, ticarî ve ekonomik
alanlarda geliştirilmesi genellikle vakıflar yoluyla gerçekleştirilmiş olup
Bursa şehri de bu konudaki ilk örneklerden birini teşkil etmiştir.
MEHMET SANCAK
*Keleş,Hamza.
‘’Vakfiyelere Göre XV. Yüzyılda Bursa’da İmar Faaliyetleri’’. G.Ü. Gazi Eğitim
Fakültesi Dergisi Cilt 21, Sayı 1, Ankara 2001.
Yorumlar
Yorum Gönder